Bir gün içinde verdiğimiz 36 şehit hepimizin ciğerini yakmıştır. Ankara’da ve hemen ardından Diyarbakır’da askerlerimize ve sivil vatandaşlarımıza yönelik kalleşçe saldırılar; Türkiye’nin son derece ciddi bir güvenlik zafiyetiyle karşı karşıya olduğunu bir kez daha çok acı biçimde göstermiştir.
Ankara’yı kana bulayan hainin Suriye’den mülteci kılığında elini kolunu sallayarak Türkiye’ye girmiş olması; ülkemizi yönetenlerin Ortadoğu politikasındaki yanlışlarının sonucudur. Bunların kibirleri ve ölçüsüzlüklerinin bedelini masum insanlarımız ödemektedir. 3 milyona yakın mültecinin kafalarına göre memleketin her yerinde geziyor olması, ülkemiz için artık kesin bir milli güvenlik sorunu halini almıştır. Kontrolsüz Suriyeliler meselesi artık Türkiye için bir beka meselesidir. Bunca insanın yakın, orta ve uzun vadede terör örgütlerinin ve Türk düşmanlarının maşası olmayacağının garantisi var mıdır?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Başbakan’ın ve AKP Hükümeti’nin koro halinde her hainlik sonrası tekrarladığı ‘sabrımız taştı, lanetliyoruz’ türünden sözleri artık inandırıcılığını yitirmiştir. Taş olsa çatlardı. Ama bunların sabrının taşması için daha kaç tane vatan evladı hayatını kaybedecek, kaç tane daha şehit vereceğiz? AKP Hükümeti klişe lafların arkasına daha ne kadar sığınacak?
Önce teröriste kucak açıp onlarla masa kurdular, sonra Şam’da Cuma namazı kılacağız türünden hayallere kapıldılar. Terörist hendek kazdı, Şam’dan gelenler ise milletimizin canına kast etti. Önce milletimize tıpkı üçkağıtçı Maho’nun yaptığı gibi ‘sizi AB’ye götüreceğiz’ dediler, sonra götürüp Ortadoğu’nun ortasına bıraktılar. PKK’dan PYD’ye, Öcalan’dan İŞİD’e kadar ne kadar bela varsa hepsini Türkiye ve Türk düşmanlığında birleştirdiler.
Türkiye ne yazık ki bir güvenlik duvarından yoksun bırakılmıştır. Türkiye’nin milli kimliğini, milli bilincini beğenmeyen ve bunlara adeta savaş açan AKP Hükümeti, Türkiye’yi her türlü virüse açık hale getirmiştir. Türkiye her taraftan bir virüs saldırısıyla karşı karşıya bırakılmıştır.
Bunların hayalleri, kibirleri, egoları yüzünden millet kamplara ayrıldı. Bunların milleti atomlarına ayıran politikaları yüzünden; birlik olmamız gereken zamanlarda bile milli birliğimizi tesis edecek, tek ses, tek yürek olacak refleksleri ortaya koyamadık.
Hükümetin birinci görevi vatandaşını korumaktır ve insanını yaşatmaktır. Vatandaşını koruyamayan, insanını yaşatamayan hükümet, hükümet değildir. Oysa AKP Hükümeti sadece kendini korumanın derdindedir. Kendini korumak için kanun çıkaran, sistem değiştirmeye yeltenen AKP, bunun yerine vatandaşımızı korumalı ve yaşatmalıdır.
Türk milleti Ankara’da hendek kazdırmayacaktır. Türk milleti ve milliyetçileri bu hainlikler karşısında asla geri adım atmayacak, bölünmeyecek ve dağılmayacaktır.