AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği son noktada; gemi azıya almış bölücüler ‘özyönetim’ adı altında açıkça bölünmeden bahsetmeye başlamışlar, bölücülerin siyasi uzantıları ise TBMM çatısı altında bu bölünmenin propagandasını yapmaktadırlar.
Genel seçimler öncesinde Milliyetçi Hareket Partisi özellikle ‘çözüm süreci’ adı altında yürütülen tiyatroya ısrarla karşı durmuş ve her fırsatta iktidarı ikaz etmişti. Tarihsel sorumluluğumuz ve öngörülerimiz doğrultusundaki uyarılarımız iktidar tarafından dikkate alınmamış, hatta olmadık ithamlarla partimiz yıpratılmak istenmiştir.
Bugün ise partimizin tarih ve millet huzurundaki haklılığı artık ortaya çıkmıştır. Bölücü terörün AKP’nin gözü önünde aldığı mesafenin bedeli çok ağır olmuştur. Anlaşılmaz biçimde terör karşısında körleşen AKP iktidarının içine düştüğü gafletin bedeli ve maliyeti her geçen gün artmaktadır. Eşkıya silahlanırken, şehre inerken, hendekler kazarken gaflet uykusuna dalanların; bu hain süreci milletimizin ve devletimizin çıkarları doğrultusunda yönetmeleri mümkün değildir.
Hainlere hayal kurduranlar AKP’den başkası değildir. Onların aklına Kürdistan rüyasını sokan AKP’dir. Aynı AKP bugün yine gaflet uykusundadır. Bu sefer milletimizin önüne ‘yeni Anayasa, açık Anayasa, Başkanlık sistemi’ gibi neye hizmet ettiği belli olmayan tuzaklar kurulmaktadır. Bu konuda da hükümeti ikaz ediyoruz. Çözüm sürecinde nasıl hainlerin değirmenine su taşıdıysanız, yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi oyunlarıyla da aynı gafletin içine düşmeyin.
Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili MHP’nin ve Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’nin tutumu son derece nettir. Bunları tartışmamız söz konusu dahi değildir. Büyükşehir Belediye Kanunu’nda olduğu gibi bedelinin ağır biçimde ödendiği, terörle mücadelenin elini zayıflatan, emniyet güçlerimizin elini kolunu bağlayan sayısız düzenlemelere imza atan siz değil misiniz? Şimdi Anayasa’yı ve Başkanlık sistemini eş zamanlı olarak gündeme getirerek neyin peşine düştünüz? Bu millet size nasıl güvensin? Sayın Başbakan ‘açık Anayasa’ derken tam olarak ne kast etmektedir? Yeni Anayasa, Saray’ın kafasındaki Başkanlık Sistemi’ne bir kılıf, bir kamuflaj mıdır?
Başkanlık Sistemi ısrarının temelinde Saray’ın kendi kişisel ihtiraslarının olduğunu geçmişten biliyoruz. Türkiye’nin bütün kurumları ve kuralları Saray’ın kişisel ihtirasları, niyetleri ve hedefleri için dizayn edilmektedir. Şimdi yeniden tedavüle sokulan Başkanlık Sistemi hevesine ‘arama konferansı’ türünden çeşitli algı oyunlarıyla ulaşılmaya çalışılmaktadır.
Şu net biçimde anlaşılmalıdır: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu iradesinin yani Türk milletinin egemenlik iradesinin yeni Anayasa veya Başkanlık Sistemi bahanesiyle tartışılmasına, zayıflatılmasına ve aşındırılmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Türk milletinin kurucu iradesi ve üniter yapısı sulandırılamaz. Bölücülerin ekmeğine yağ sürecek, bölücü emellerle mücadeleyi sekteye uğratacak, onlara yeni rüyalar gördürtecek hiçbir sistemi ve Anayasa değişikliği önerisini desteklememiz mümkün değildir. Parlamenter sistemi yıkacak, Türk milletinin Anayasada ifadesini bulan kurucu iradesini aşındıracak, üniter yapımızı sulandıracak arayışlara izin vermeyeceğiz.