Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde gerek Türkiye’de gerekse Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin dikkatle irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye tarihi bir süreçten geçerken, içerde ve dışarıda sorunlar çığ gibi büyürken, insanlarımız umutsuzluk içinde kıvranırken; AKP Hükümeti ve Sayın Başbakan adeta kendi derdine düşmüştür. 17- 25 Aralık Cumhuriyet tarihimizin en utanç verci tablosu olarak karşımıza çıkmaktadır, suçüstü yakalanmış bulunan hükümetin Başbakanı bütün değerleri ayaklar altına alarak kendini aklama gayreti boşunadır. Hiçbir güç bu iğrenç hırsızlık olayını ört bas edemez
AKP 12 yıl boyunca Türkiye’nin bütün kurumlarını, sağlam bürokratik teamüllerini ve devlet geleneklerini yerle bir etmiştir. ‘Bizden olanlar ve olmayanlar, iktidarımızı destekleyenler ve karşısında olanlar’ mantığı her kurumda baskın bir hal almıştır. Bu siyasi baskının ve gerilimin Türkiye’yi getirdiği yer bellidir. En can acıtıcı ve üzerinde düşünmemiz gereken şey ise; milletimizin adalete ve hukuka olan güveninin sarsılmasıdır. Oysa adalet bir milletin hazinesidir. Adalete ve hakkaniyete olan güven azalırsa, tamiri imkansız bir toplumsal sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalırız.
İçeride kendi milletine her türlü baskıyı yapan AKP iktidarının, dışarıda hiçbir caydırıcılığı ve itibarı kalmamıştır. Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla meydanlarda konuşurken mangalda kül bırakmayan Sayın Başbakan, dış ilişkilerde bir arpa boyu dahi mesafe alamamıştır. Güneydoğu’sunu PKK’ya, Irak sınırını peşmergeye ve İŞİD’e terk eden Türk Hükümeti’nin ne yapmaya çalıştığını kimse bilmemektedir. Ortadoğu’nun her yerinde Filistin’de, Telafer’de, Kerkük’te acı çeken ve umudunu Türkiye’ye bağlayan milyonlarca din kardeşimiz ve soydaşımız; Sayın Başbakan’ın kağıttan bir kaplan olduğunu yaşayarak öğrenmişlerdir. Zira Sayın Başbakan 12 yıldır peşrev çekmektedir. Somun pehlivanı dolaşmaktadır. Ortadoğu’nun ağır abisi pozlarıyla yüksek volümden nutuk atmaktadır.
Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yurtdışındaki vatandaşlarımız oylarını kullanmaya başlamışlardır. Fakat kullanılan oyların yerinde değil, paketlenip Türkiye’ye getirilmesi ve burada sayılacak olması demokrasinin ve seçimlerin ruhuna aykırı bir durumdur. Sadece bu yönüyle bile Cumhurbaşkanlığı seçimleri şimdiden şaibeli bir hal almıştır. Zira, Anayasa’da yer alan ‘her seçmenin oy kullandığı sandıktaki oyların sayımına tanıklık etme’ hakkı yok sayılmıştır.
10 Ağustos’ta milletimiz hiç şüphesiz bu keyfi uygulamalara ve her alandaki yanlışlara dur demek için sandığa gidecektir. Milletimiz, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun etrafında temiz Türkiye özlemi birleşecektir.