Türkiye AKP zihniyetinin elinde sözde çözüm paketlerinden iç güvenlik paketine, yargıya ve emniyet teşkilatına yapılan operasyonlardan dış politikada düşülen stratejik çukura kadar her alanda mevzi kaybetmeye, gerilemeye ve umutlarını yitirmeye devam etmektedir.
Türkiye’de problemlerin böylesine birikmesinin ve çözümsüz hale gelmesinin tek nedeni; AKP Hükümetlerinin kendilerini korumak amacıyla yürüttükleri politikalardır. Kendi iktidarlarını muhafaza altına almak için milletin ve devletin geleceğini harcamaktadırlar.
Hayata geçirilmeye çalışılan tüm kanunların temelinde AKP yöneticilerinin bitmek bilmeyen ihtirasları vardır. Türkiye adeta Sayın Erdoğan’ın ve AKP yöneticilerinin kişisel hırslarının, egolarının ve ihtiraslarının sınandığı bir deney tahtasına dönüştürülmüştür. Bütün Türkiye bu kişilerin siyasi ikballeri için dizayn edilmektedir. Bu ihtiras uğruna vatandaşlarımızın arasına ikilikler, kamplaşmalar, bariyerler döşenmiştir.
Her kurum hücrelerine kadar siyasete mahkum ve mecbur edilmiştir. ‘Bizden olan ve olmayan’ ayrımı her alanda ağır biçimde kendini hissettirmektedir. Liyakatin yerini iktidara yakınlık almıştır. Türk bürokrasisi felç geçirmektedir.
Sayın Erdoğan’ın son zamanlardaki bilinçsiz çıkışları, ekonominin ne kadar bıçak sırtında yürüdüğünü göstermiştir. Sarayın hesabı çarşıya uymamıştır. Sarayın zenginliği ve ışıltıları, sokağın fukaralığını örtememektedir. Fildişi kulelerin gerçeği ile sokağın gerçeği arasında derin uçurumlar vardır. Sayın Erdoğan’ın ağzından çıkan her sözün maliyetini bu ülkenin yükünü çeken milyonlarca vatandaşımız ağır biçimde ödemektedir. Bu hesapsız sözler nedeniyle Türk lirası sadece birkaç gün içinde yüzde 10 değer kaybetmiştir.
Sadece sıcak paraya, özelleştirmelere, borsaya ve yabancı yatırıma ayarlı AKP’nin ekonomi anlayışının dikişleri patlamıştır. Üretim bitmiştir. Bin türlü hesap oyunlarına rağmen işsizlik almış başını gitmiştir. İki tür enflasyon vardır: Biri AKP’nin enflasyonu, diğeri milletin enflasyonu. AKP’nin enflasyonu ile milletin enflasyonu arasında derin uçurumlar vardır. Tenis topu fiyatıyla enflasyon hesaplayan bu iktidarın et, süt, baklagil, benzin fiyatlarından haberi bile yoktur. Milli gelir hesabı ise milli olmaktan çıkmıştır. Her düzeydeki AKP’li yöneticinin geliri artarken, milletin geliri hızla düşmeye devam etmektedir.
AKP’nin ve onun yöneticilerinin Türkiye’ye her alandaki maliyeti artık katlanılamaz bir hal almıştır. 7 Haziran seçimlerinde milletimiz hiç şüphesiz bu gidişata bir son verecektir.