Türkiye’nin gündemi sürekli bir “hukuk garabeti, hukuk cinayeti” tartışmalarıyla işgal edilmeye devam ediyor. Yaşanan bu sürecin tek sorumlusu, tek nedeni ise Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.
17 Aralık günü İstanbul’da başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu; AKP iktidarının içinde bulunduğu bozulmanın, yozlaşmanın ve çürümüşlüğün açık bir ispatı olarak kayıtlara geçmiştir. 17 Aralık’ta AKP iktidarı ve onun temsil ettiği zihniyet, kelimenin tam anlamıyla “suçüstü” basılmıştır.
Sonrasında yaşananlar ise, Türkiye adına, milletimiz adına, adalet adına, hukuk adına ve vicdan adına kabul edilmesi mümkün olmayan olaylar silsilesi ile doludur.
Geçen üç haftalık zaman zarfında işlenen hukuk cinayetleri, tarihte dünyanın hiçbir yerinde görülmüş türden değildir. Bırakınız demokrasiyi, hiçbir diktatörlükte bile böylesine kısa zamanda, bu derecede hukuk ayaklar altına alınmamıştır.
Türkiye’yi yönetenler hiçbir dönemde ve hiçbir şartta, kendi çıkarları, kendi iktidarları için hukuk cinayeti işlememişlerdir.
Bu ülkede hiçbir zaman hırsızlar baş tacı edilmemiştir. Düşünün ki bir hırsız yakalanmış ve bas bas bağırıyor bu hırsız… ‘Mahallenin altını üstüne getiririm’ diye ortalığı inletiyor bu hırsız. Mahallenin altını üstüne getiriyor. Tehditler savuruyor. Kendini yakalayan polisleri sürdürüyor. Kendini dava eden savcıları yerlerinden ediyor. Ve bu hırsızı korumak için hukuk kuralları, kaideler, ahlak yasaları yerle bir ediliyor. Mahkeme kararları uygulanmıyor. Savcının polise verdiği arama talimatları yerine getirilmiyor.
Devlet düzeni, hukuk düzeni öyle bir hale gelmiş ki; devletin polisine ve savcısına ‘çeteci’ muamelesi yapılıyor. İnsanlar fişleniyor. Aslında bu fişleme basit bir kategori meselesi değil. Tamamen ‘bizden olanlar ve olmayanlar’ fişlemesi yapılıyor.
Hırsızlığın üstünü örtmek için olağanüstü bir çaba gösterilmektedir. Hırsızları perdelemek için güya paralel devlet ve cemaat örtüsü kullanılıyor. Türkiye’de paralel olan tek şey hırsızlıktır. Paralel hırsızlar, paralel rüşvetçiler her yanı sarmıştır. AKP iktidarı bunlarla mücadele edeceğine, sadece kendi iktidarını koruyan uygulamaların, kanunların mücadelesini vermektedir.
12 yıldır iktidardasınız. Şimdi mi aklınıza geldi paralel devlet? Şimdi ne oldu da AKP yönetimi bir paranoya, bir histeri halinde sağa sola saldırmaya başladı? AKP’nin tepeden tırnağa yaşadığı bu paranoya ve histeri halinin nedeni ortadadır. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.
Başta Sayın Başbakan olmak üzere hepiniz sadece yargıyı eleştiriyorsunuz. Ama lütfen artık hırsızı da eleştiriniz. Yargıyla uğraşacağınıza biraz da hırsızla uğraşınız. Polisle uğraşacağınıza dolar desteleriyle, ayakkabı kutularıyla uğraşınız.
Şimdi de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na kafayı taktınız. Referandumda bu HSYK düzenlemesini yüzyılın devrimi diye halkımıza yutturanlar siz değil miydiniz? Şimdi ne oldu da birden hepiniz HSYK düşmanı oldunuz.
Türkiye’de artık ne yazık ki yargı, hukuk ve adalet düzeni alenen çökmüştür. Bu çöküşün tek nedeni AKP iktidarı ve Sayın Başbakan’ın yaşadığı ruh halidir.
Hukuku ve adaleti kendi çıkarları için kullananlar, hukuku bir yapboz tahtasına çevirenler, hukuka kendilerine göre biçim vermeye çalışanlar; eninde sonunda kendi kazdıkları kuyuya düşeceklerdir.
Hukuk; kendisiyle oyun oynanacak bir oyuncak değildir. Hukuk ve adalet siyasetin, politik çekişmelerin ve mülahazaların konusu edilemez. Hiç kimse, hiçbir güç ve hiçbir iktidar; mahkemeleri ve dolayısıyla adaleti kendi meşrebine göre şekillendiremez.
Siyasi güç, iktidar gücünü millete umut vermek, insanları mutlu etmek için kullanılır. Oysa bugünün AKP iktidarı, milleti korkutarak, sindirerek ayakta durmaya çalışmaktadır.
AKP kendi hukukunu tasarlama peşindedir. Bu öyle bir hukuktur ki; içinde adalet ve hakkaniyet yoktur. İçinde sadece korku ve zulüm vardır. Korku ve zulmün olduğu yerde kirlilik olur. Bir yandan devletin kurumları kirlenirken, diğer yandan iktidar partisi bu kirlenmenin vebalini taşımaktadır.
Hukuk yapboz tahtası değildir. Hukuk ve adalet Türkiye’nin ve demokrasinin temelidir. Bu temelle oynamanıza, bu temeli tahrip etmenize, Türkiye’nin sadık vatandaşları ve milliyetçileri olarak izin vermeyeceğiz. Kendi batağınızda, kendi çamurunuzda istediğiniz kadar debelenebilirsiniz. Fakat bu çamuru etrafa sıçratmanıza müsaade etmeyeceğiz.