Koalisyon güçlerinin (36 ülkenin katılımıyla) Musul’da DAEŞ’e yönelik başlattığı operasyon, anlaşıldığı kadarıyla uzun soluklu bir savaş olacaktır. Yaklaşık 2 yıldır İŞİD’in kontrolünde olan Musul ve civarında sayısız etnik ve özellikle mezhepsel örgüt cirit atmaktadır. Artık hepimiz biliyoruz ki; bu katil sürüleri bir anda ortaya çıkmamışlar, her biri bölgede çıkarları olan ülkelerin taşeronluğuna soyunmuşlardır.
Bin parçaya bölünmüş Irak, Türkiye için en büyük tehdittir. Irak’ta çok uzun zamandır başkalarının yazdığı senaryolar karşılıklı çatışma halindedir. Herkes kendi çıkarının peşine düşmüştür. Türkiye tüm bu çıkar çatışmalarının ortasında tarihsel, milli ve insani sorumlulukları ile birlikte aktif olmak zorundadır. Bu sürecin izleyicisi olamayız. Güvenliğimiz, istikbalimiz ve bekamız için geride duramayız.
ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleri Türkiye’yi Musul’dan uzak tutma gayretindedirler. Bizi Musul’dan uzak tutmak ve Başika’dan çıkmamız için bizi zorlamak yönünde girişimlerde bulunacakları aşikârdır. Türkiye’siz bir Musul akla aykırıdır. Bu bir bilgisayarda yazılım savaşı değildir. Yazılım güncelleyerek, ekranda oynanacak bir savaş değildir. Tam aksine ete kemiğe bürünmüş, çok boyutlu ve esas olarak insani yıkımların kol gezdiği bir savaştır.
Bekamızın söz konusu olduğu bir yerde, meşru müdafaa hakkımızı kimse tartışamaz. Bir yandan Türkiye’yi sürecin dışında tutup diğer yandan yüzbinlerce mülteciyi sınırlarımıza yığacak bir oldubittiyi kabul edemeyiz. Tüm dünya şunun cevabını açıkça vermelidir: Niyetiniz nedir, İŞİD’i Musul’dan kovmak mıdır, yoksa Musul’u daha da büyük bir cehennem ateşinin ortasına atmak mıdır? Musul’u ve civarını kendiniz için İŞİD sonrası daha da kullanılabilir bir etnik, mezhebi keşmekeş alanı haline getirmekle tam olarak neyi murad etmektesiniz?
PKK ve PYD’nin Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de ne işi olabilir? Türkiye’yi sıkıştırmak için PKK’yı her daim elinin altında bir koz olarak tutanlar unutmasınlar ki; kullandıkları maşalar gün gelir kendilerini de satar. PKK’nın ve PYD’nin her ne surette olsun Musul’da pozisyon alması, oralarda etkin olması Türkiye için asla ve kat’a kabul edilemez. Böyle bir girişim Türkiye’yi alenen tehdittir.
İbadi’nin, Sadr’ın, Barzani’nin ve sayısız kendini bilmezin tam da Musul operasyonun başında ortaya koydukları Türkiye düşmanlığı çok manidardır. Bu kuklaların hepsi Türk düşmanlığında bir kez daha birleşmişlerdir. Musul, Kerkük ve Halep’teki ecdad emaneti soydaşlarımızı perişan edip yerlerinden sürmek adına büyük ağabeyleriyle muhakkak işbirliği yapacaklardır. Irak’taki Türkmen varlığının korunması bizim atalarımıza ve tarihimize karşı boynumuzun borcudur. Uzun soluklu bu mücadelede önceliğimiz ve olmazsa olmazımız soydaşlarımızın canlarının ve yurtlarının korunması olmalıdır.