Cumhuriyetimizin 91. Yılını kutladığımız bugünlerde millet ve devlet olarak bizleri üzen ve düşünceye sevk eden olayları bir arada yaşamaya devam ediyoruz. Ermenek’te meydana gelen maden faciasında mahsur kalan madencilerimizin en kısa zamanda kurtarılmaları ve ailelerine kavuşmalarını Cenab-ı Allah’tan diliyoruz.
Soma acımız henüz tazeyken yaşadığımız bu felaket, madenlerimizde hiçbir somut tedbirin alınmadığının, verilen talimatların sadece kağıt üzerinde kaldığının, insanlarımızın ucuz işgücü uğruna bizzat devlet eliyle ölüme gönderildiğinin acı bir tekerrürü olmuştur. Israrla belirtiyoruz; asıl sorumlu AKP Hükümeti’nin Türkiye’ye dayattığı taşeron ekonomisidir. Bu ekonominin tek kazananı AKP’ye yakın taşeronlardır. Kaybedenler ise her durumda bu ülkenin yükünü çeken fakir fukara insanlarımızdır. İşe ihtiyacı olan, evine ekmek götürmesi gereken milyonlarca gariban, hükümet taraftarı taşeronların insafına terk edilmiştir. Bu ve daha önceki faciaların ve ölümlerin asıl nedeni; AKP’nin rant karşısındaki doymak bilmez iştahıdır. Adına istikrar denilen hoyrat ekonomi ve taşeronu zenginleştirip vatandaşı taşerona mahkum eden bu anlayış tehlike sınırlarını çoktan aşmıştır. Soma’da, Ermenek’te ve rant uğruna yükselen inşaatlarda yaşananlar bunun acı örnekleridir. Sadece yandaşlarını koruyan, onların ekonomik çıkarları için milyonlarca insanımızın alın terini sömüren bu zihniyetin Türkiye’ye zarardan başka bir şey getirmesi mümkün değildir. Sorun zihniyet sorunudur. İş işten geçtikten sonra sadece ‘üzüntü bildiren’ bu zihniyeti kınıyoruz. Testi kırıldıktan sonra üzüntü bildirmekle, ‘hesap soracağız’ tekerlemeleriyle, timsah gözyaşı dökmekle bir yere varılamaz.
Cumhuriyetimizin kurulduğu 29 Ekim’de Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan Ankara’da resmi törenleri izlerken, uluslar arası hukukta hiçbir karşılığı olmayan peşmergeler de Türkiye topraklarında resmi geçit yapıyorlardı. 91 yıllık Cumhuriyet tarihimizde böyle bir rezalet görülmemiştir. Üstelik bu rezalet 29 Ekim’de, bayram günü yaşanmıştır. Bir avuç peşmergenin bölücülerin alkışları eşliğinde güya IŞİD’le savaşma adına topraklarımızdan geçmesini kabul etmemiz, içime sindirmemiz mümkün değildir. Peşmerge Türk topraklarında şov yapıyor, AKP Hükümeti ağzını açmış izliyor. Teröristte bile onur arama gafletinde bulunan AKP yöneticilerinin ve bakanlarının, peşmerge şovunu nasıl bir akılla savunacaklarını merak ediyoruz.
Binlerce kişiyle Musul’u koruyamayan peşmergenin 150 kişiyle Kobani’yi kurtaracağına inanmamızı kimse bizden beklemesin. AKP kendini kandırabilir ama bizi de, milletimizi de kandıramaz. Oyun bellidir. Peşmerge, Ayn-el Arab’a IŞİD’le mücadele için değil, PKK’nın elini güçlendirmek, bölücülerin önünü açmak için gitmektedir. Oyun içinde oyun oynanmakta, AKP Hükümeti ise bu oyunda figüranlığa rıza göstermektedir.
Bölücülerin içerideki ve dışarıdaki uzantılarıyla müzakere masaları kurulurken, karşılıklı iltifatlar havada uçuşurken, askerlerimiz kalleşçe şehit edilmeye devam etmektedir. Eşinin yanında arkadan vurularak şehit edilen astsubayımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu kalleşliğe davetiye çıkaranlar, çözüm masalarında teröristle pazarlık yapanların bizzat kendileridir. Terörle müzakere değil mücadele edilmesi gerektiği gerçeğini bu iktidar şimdi görmeyecekse ne zaman görecektir?
Sözde çözüm adına Türkiye’nin bütün değerlerini ve ideallerini yerle bir edenler, stratejik derin bir çukurun içinde debelenmeye devam etmektedirler. Milletimiz oynanan oyunun farkındadır. Milliyetçi Hareket Partisi, istikbalimizi ilgilendiren bu tuzağın boşa çıkarılması için her koşulda ve her durumda mücadele etmeye devam edecektir.