Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Yüksekova’da iki gün içinde verdiğimiz 10 şehidimiz bütün milletimizi derinden sarsmıştır. Diyarbakır’da bombalı araçla düzenlenen saldırıda 1 tondan fazla patlayıcının hainler tarafından o bölgeye getirilmesi ve kullanılması acımızı daha da artırmıştır. 10 yıl önce 1 kilo bomba bile bulamayan teröristlerin böylesine yüklü miktarda bombayı nerden, nasıl buldukları, nasıl taşıdıkları gibi soruların cevabı bir an önce açıklığa kavuşturulmalıdır. Anlaşılan odur ki; teröristler sözde çözüm süreci boyunca boş durmamışlardır. AKP uyumuş fakat düşman uyumamıştır. Böylesine bir gafletin sonucunda vatan evlatlarının şehit düşmeleri acımızı daha da katlamıştır. Belçika’yı uyarmaktan geri kalmayan bu zihniyetin kendi vatanımızda, kendi ocağımızda, kendi yollarımızda, kendi karakollarımızda tedbir almamaları ve sadece yayın yasağı ile günü kurtarmaya çalışmaları kara bir lekedir. Brüksel’e istihbarat verenler burunlarının önünü neden görmemektedir?
Diğer yandan son günlerde üniversitelerde başlayan olaylar endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Hacettepe Üniversitesi’nin yaşanan öğrenci olayları nedeniyle tatil edilmesi, hem eğitim adına hem de üniversitelerimizin geldiği noktayı göstermesi adına üzüntü vericidir.
Anlaşılan odur ki; üniversitelerde de terör kazanı kaynatılmaya başlanmıştır. Bu kazana odun taşıyanlar öğrenci kisvesi altındaki bölücülerdir. Ankara’nın orta yerindeki kampüslerde bölücü başının posterlerinin asanlar bu cesareti ve cüreti nereden almaktadırlar? 3 bin kilometre uzaktaki Brüksel’e ayar verenler acaba Meclis’e 3 km mesafedeki bölücü posterleri için neden suskun kalmaktadır?
Yaşanan olayları ‘karşıt görüşlülerin kavgası’ şeklinde takdim etmek kelimenin tam anlamıyla aymazlıktır. Bu türden ifadeler teröriste cesaret vermektedir. Bölücülük bir görüş olabilir mi? Yiğit Türk genci Fırat Çakıroğlu kardeşimizi geçen sene katledenleri ‘karşıt görüşlü’ şeklinde servis edenler acaba şimdi ne düşünmektedir?
Milliyetçilik, vatanseverlik bugün artık görüşten öte bir görevdir, ödevdir, sorumluluktur. Bu hainler karşısında dik durmanın, memleketi teröriste teslim etmemenin bir gereğidir. Terör örgütlerine mensup öğrencileri herhangi bir görüşün mensubu gibi göstermek Türkiye’ye, Türk milletine ve vatansever gençlere yapılacak en büyük kötülüktür.
Mesele gayet nettir: Bir yanda ister öğrenci olsun ister olmasın teröristler ve bölücü örgüt sempatizanları, diğer yanda bunlara pirim vermeyen vatanseverler, milliyetçiler ve niyetleri sadece okumak, memlekete ve ailesine faydalı olmak gayretindeki gençler vardır.
Üniversiteler birçok bölücü örgütün arka bahçesi yapılmak istenmektedir. Geçmişte sürekli ikaz ettik. PKK’nın üniversite örgütlenmelerine dikkat çektik. Fakat ne yazık ki çözüm süreci adı altında teröriste yol verenler üniversitelerdeki bu bölücü örgütlenmelere de göz yumdular. Bu süreçte sadece sokaklara, caddelere değil kampüslere de hendekler kazıldı. Milliyetçi ülkücü gençler, bölücü hainler karşısında savunmasız bırakıldı.
Üniversitelerimizin bölücüler yüzünden huzursuz edilmesine, kampüslerimizin teröristler tarafından işgal edilmesine ve milliyetçi gençlerimizin hedef alınmasına izin vermeyeceğiz. Vatan evlatlarının koluna diken batmasına göz yummayacağız. Üniversitelerimize hendek kazdırmayacağız. Gençlerimiz vatanına, milletine, maneviyatına sahip çıkacaklar ve bu öğrenci kılığındaki bölücülerin oyunlarına asla gelmeyeceklerdir.