Sayın Başbakan’ın Türkiye’ye sunduğu, reklamını yaptığı ve zamanla bomboş olduğu anlaşılan ‘sıfır sorun’ hülyası; bizzat kendilerinin son zamanlarındaki demeçlerinden de anlaşıldığı gibi artık tamamen iflas etmiştir. Türkiye sıfır sorun rüyasından sırf sorun gerçeğiyle uyanmıştır.
Bütün komşularımız Türkiye’ye düşmanlık göstermekte, sınırlarımız kevgire dönmektedir. Yunanistan bile açıkça hava sahamızı ihlal etmektedir. Yunan Savunma Bakanı’nı taşıyan helikopter Bodrum’un üzerinde gezinmekte ve Türkiye’ye ait adalara havadan çelenk bırakmaktadır. Fakat her nedense bu ihlaller milletimizden gizlenmekte, ne tür tedbirler alındığına ilişkin hiçbir açıklama yapılmamaktadır.
Güneydoğu’dan her gün gelen şehit haberleri yüreğimizi yakmaktadır. Sözde çözüm için baldıran zehrini içeceklerini söyleyenler, zehri milletimizin gencecik evlatlarına içirmişlerdir. Verilen her şehidin, akan her damla gözyaşının sorumluluğu ve vebali; daha birkaç yıl önce teröristleri sınırlarımızda davul zurnayla karşılayıp seyyar mahkemelerde aklayanların boynundadır.
Sayın Başbakan ‘son kale Türkiye’ diyerek ne söylemek istemiştir? Böyle bir cümle ve tespit teslimiyet ve acziyet değil midir? Sıfır sorun romantizminden son kale realitesine nasıl gelinmiştir? Bugüne kadar aklınız neredeydi? Açıkça söylüyoruz; eğer Türkiye Sayın Başbakan’ın dediği gibi son kale haline gelmişse, bunun nedeni yıllardır surda gedik açtıranlardır. Bu kale bizzat iktidar eliyle yıllardır dövülmektedir. Akillerle, Habur’la, Dolmabahçe ile, yasaklanan andımızla, sözde çözüm tiyatrosuyla, kendilerine uydurdukları hukukla bu kaleyi delik deşik eden bu iktidardan başkası değildir.
Hal böyleyken Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı kendi siyasi ikballeri uğruna yeni anayasa, başkanlık sistemi, muhtarlar, kaymakamlar vs ile günü kurtarmanın telaşına düşmüşlerdir. Memleket yangın yerine dönmüşken sabah akşam başkanlık sistemiyle yatıp kalkanların, nutuk atanların, sivil toplum başta olmak üzere her kesimin üzerinde baskı kuranların niyetlerinden şüphe ederiz.
Yıllardır ikaz ediyoruz. Türklük bilincini sulandıranlar, milliyetçiliği ayaklar altına alanlar terörü de çözemez, Türkiye’nin itibarını da yükseltemez. Her şey milletimizin gözü önünde cereyan etmektedir. Türk milletinin derin irfanı elbette en büyük dayanağımızdır. Milliyetçi Hareket Partisi, her koşulda milli devletimizin ve istikbalimizin sigortası olmaya devam edecektir.