Şehitler verdiğimiz bu süreç bir kez daha göstermiştir ki; hainler geometrik hızla artmaktadır. Bölücülerin sesi yükseltilmekte, ülkesine sadık vatandaşlarımızın sesi ise susturulmak istenmektedir. Sadece birkaç gün içinde herkesin gözü önünde yaşanan bölücü ayaklanmayı bile makul göstermeye çalışmak, bizi millet yapan bütün değerlerin ayaklar altına alınmasını izaha çabalamak; bu geometrik hain artışının çok açık göstergeleridir.
Allaha çok şükür ki Türk milliyetçileri vatanına sadakatle bağlı olan kahir ekseriyet bu hain tezgahın oyununa ve provokasyonuna gelmemiştir. Bu aklıselim duruşta Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin uyarıları etkili olmuş Tarihe not düşmüştür. Milliyetçi ülkücü camiamız bir kez daha vatanını böldürmeyeceğini ve çapulcuların seviyesine inmeyeceğini dosta düşmana göstermiştir.
AKP iktidarları boyunca periyodik olarak gündeme getirilen torba yasaların, sözde demokrasi ve çözüm paketlerinin bir işe yaramadığı, tam aksine bölücülerin ekmeğine yağ sürdüğü gerçeğini daha ne kadar şehitle, hainlikle tecrübe etmeye devam edeceğiz? Tüm bu paketler ve yasalar Türkiye’yi birleştirmek bir yana daha da bölmekten başka bir işe yaramamıştır. Bu gerçeği herkes bilmekte ve görmekte iken AKP niye görmemektedir.
İradesini bölücülere ve onların içerdeki ve dışarıdaki uzantılarına teslim eden AKP iktidarı, artık hiçbir temel problem hakkında akılcı politikalar üretememektedir. Bu iktidarın yönetme ve sonuç alma kabiliyeti artık kalmamıştır.
HDP Grup Başkanvekilinin yaptığı açıklama bu teslimiyetin en açık kanıtıdır. İlgili Başkanvekili sözde çözüm süreciyle ilgili taslak metnin bir sayfasının kendileri ile paylaşıldığını söylemiştir. Tek başına bu açıklama bile kapalı kapılar ardında Türkiye’nin nasıl bir maceraya sürüklendiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Bize göre bu taslak metin sadece bir paçavradır. İmralı, Kandil ve AKP üçgeninde yazılan hiçbir metnin, bu şeytan üçgeninin ortak aklından çıkan hiçbir kağıt parçasının zerre kadar bir değeri yoktur, olamaz. Açıkça görülmüştür ki; adına çözüm denilen bu ihanet sürecinin kumandası İmralı ve Kandil’in elindedir. İmralı’nın ipiyle kuyuya inenlerin, Kandil’in uzattığı elle kuyudan çıkmaya çalışanların ülkemizin birliğine ve dirliğine hizmet etmeleri artık mümkün değildir.
30 Eylül’de çıkardıkları Bakanlar Kurulu kararı ile teröristlere devletten kadro ve psikolojik destek vereceklerini taahhüt eden bu iktidardan Türkiye bir an evvel kurtulmalıdır. Bayrağının arkasında bile teröristin arkasında durduğu kadar duramayan bu zihniyet, istikbalimiz için tehlikelidir. PKK’nın Suriye kolu olan PYD’yi bile meşru gören Sayın Başbakan milli değerlerimizi ve olmazsa olmazlarımızı tartışmaya açmanın yolunu aramaktadır.
Türk milleti elbette tarihte olduğu gibi bugün ve gelecekte de bu zihniyete asla prim vermeyecektir. Milletimizin derin irfanı ve vicdanının sayesinde bu badire de muhakkak atlatılacaktır.