Geçtiğimiz günlerde Lice’de bayrağımızın teröristler tarafından indirilmesi ve ardından Musul’daki konsolosluğumuzun İŞİD örgütü tarafından işgal edilmesi; hem içte hem de dışta izlenen politikanın çöktüğünün, iflas ettiğinin ve ülkemizin çıkarlarını koruyamaz hale geldiğinin açık göstergeleridir.
Yıllardır milletimize stratejik derinlik adı altında paketlenip sunulan politikanın ‘stratejik bir çukur’ olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye, AKP iktidarı boyunca uluslararası bütün mevzilerimizi, bütün kırmızı çizgilerimizi, bütün olmazsa olmazlarımızı, bütün milli çıkar, hedef ve ideallerimizi yerle bir etmiştir.
Üzülerek ifade ediyorum ki; Türkiye ne yazık ki içerde ve dışarıda her türlü kurguya açık bir ülke haline getirilmiştir. Kontrol eden değil kontrol edilen, müdahale eden değil yönlendirilen bir ülke haline gelmiştir.
Şunun altını çizmek gerekir: Yurt içinde bayrağını koruyamayanlar, yurt dışında da koruyamazlar. Kendi topraklarında bayrağına sahip çıkamayanların başka topraklarda hükmü geçmez. Lafla büyük devlet olunmaz.
Suriye’de Esad’a karşı savaşıyor diye bu iktidar tarafından desteklenen bir örgüt, gelmiş bizim konsolosluğumuzda racon kesiyor. Türkiye’yi yönetenler ise ‘kimse gücümüzü test etmesin’ cümlesinden başka bir cümle kuramıyor. Oysa kendileri de gayet iyi biliyorlar ki; 12 yıldır Türkiye’nin gücü test ediliyor. Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Mavi Marmara’da, Reyhanlı’da, sözde Ermeni soykırımı meselesinde, başımıza geçirilen çuvalda, gönderden indirilen bayrağımızda, Kıbrıs’ta, Kerkük’te ve nihayet Musul’da Türkiye’nin gücünü test edenler; bugün bu testlerden aldıkları cesaretle ülkemizle alay etmektedirler.
İçerde kendi milletine karşı aslan kesilenlerin, kendisine karşı her türlü muhalefetin sesini binbir oyunla kısanların; dışarıda süt dökmüş kediye döndüklerini Aborjinler bile biliyor artık. “Ortadoğu’da yapak kıpırdasa haberimiz olur” diyen Sayın Dışişleri Bakanı’nı; Türkmenlerin yaşadığı Musul ve Kerkük işgal edilirken, soydaşlarımız yurtlarından tasfiye edilirken, sınırlarımız kevgire dönerken uykusundan uyanmaya davet ediyoruz. Sayın Davutoğlu’na sesleniyoruz: ‘Sus be kardeşim”… Sen konuştukça düşmanlarımız cesaretleniyor.
Musul ve Kerkük’te akan her damla kanın ve Türkiye’nin uğradığı her türlü zararın vebali bu hükümetin ve BOP Eşbaşkanı Sayın Başbakan’ın boynundadır. Ortadoğu’da Türkiye’yi oyunun dışına itenler, çerez yapanlar; eninde sonunda bunun hesabını tarih ve millet huzurunda vereceklerdir.